Üretken, bağımsız, sırtını düşüncelerini herhangi bir siyasi partilere dayamayan, özgür aydın var mıdır? Elbette vardır. Onların, sayıları az da olsa, bu kişiler toplumun vicdanını ve adalet duygusunu ayakta tutan kişilerdir.
Ülkemizde, “sandık demokrasisi” olarak nitelendirilebilecek seçim süreçleriyle iktidara gelen yönetimlerin, eleştirel düşünceye her zaman sıcak bakmadığı da bir gerçektir. Bu nedenle, bağımsız düşünen aydınlar çoğu zaman yasal veya toplumsal baskılara maruz kalmış, fikirlerini ifade etmenin bedelini ödemek zorunda kalmışlardır.
Niye böyle bir yazılıma başlama gereği duyduğuma gelince, bazı televizyon kanallarında aynı kişilerin (yorumcuların) ekonomi, hukuk, sağlık, eğitim, siyaset, ticaret velhasıl aklınıza ne gelirse, tüm konularda görüş bildirerek “her konuda uzman” tavrı sergilemelerinin, toplumun düşünsel çeşitliliğine zarar verdiğini düşünmemdir.
Bu durumu her izlediğimde, rahmetli Cem Karaca’nın “Yarım Porsiyon Aydınlık” şarkısı aklıma gelir. Çünkü o şarkı, gerçek aydın ile kendini aydın zanneden arasındaki farkı çok net ortaya koyar:
Gerçek aydın, iktidarın gölgesinde değil, vicdanının ışığında yürüyendir.
“Her zamanki gibi köşenizde,
Aynı masada, aynı bardakta,
Önünüzde içkiniz, eliniz çenenizde,
Bakışlarınızda bilgiç bir ifade.
Üretmeden konuşur, eleştirirsiniz,
Sinemadan, tiyatrodan, müzikten,
Resimden, edebiyattan söz açarsınız;
Ama hayatın içinden uzaksınız.
Geçim derdini bilmezsiniz,
Ama ekonomiden bahsedersiniz;
İnsana, topluma, hayata dair,
Gerçekten ne kadar bilimselsiniz?
Yine bu yaz güneydeydiniz,
Deniz, güneş, keyif yerindeydi;
Her şey güzeldi elbette,
Sadece insanlara mesafedeydiniz.
Her yerde aynı yüzler, aynı sözler,
Aynı “yarım porsiyon aydınlıklar”;
Zaman değişse de siz değişmezsiniz,
Belki de sorun tam olarak budur.”
Esen kalın.