Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce yol alır,
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
BİRÇOK SENELER GEÇTİ, DÖNEN YOK SEFERİNDEN
Falih Rıfkı Atay
Sevgili Atam, sen gideli neler oldu bu vatanda bir bilsen...
Ümit Yaşar Oğuzcan’ın dizelerinde dediği gibi,
“Kimi karanlıklara sarıldı,
Kimi senin aydınlığına sırt çevirdi.
En çok güvendiğin ellerin bazısı,
Senin ülkünü unuttu, yolundan saptı.
Ve sonra, utanmadan senin adının ardına gizlendiler.
Her 10 Kasım günü,
Millet dediler, vatan dediler,
‘İzindeyiz Atam’ diye seslendiler.
Ama kimileri o sözleri söylerken,
Eserlerinin özünden uzaklaştılar,
Emanetine gerektiği gibi sahip çıkamadılar.”
Atam, senin açtığın aydınlık yoldan uzaklaşmalar yaşandı. Devrimlerin sorgulanır hale geldi, laiklik ve bilimsel eğitim gibi temel ilkelerin zaman zaman tartışmaya açıldı. “Yeni yüzyıl” adı altında, senin miras bıraktığın değerlere uzak yaklaşımlar da sergilendi.
Basın özgürlüğü, ifade hürriyeti gibi demokrasimizin temel taşları kimi dönemlerde sınandı. Halkın haber alma hakkı kısıtlanırken, bazı kurumların içinde senin çizdiğin vizyondan sapmalar da yaşandı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, senin emanetin olan bu yapının da iç tartışmalarla sarsıldığını görmek bizleri derinden üzüyor.
Atam, senin “en büyük eserim” dediğin Cumhuriyet’in yılmaz savunucuları bugün de var. Onlar hâlâ senin devrimlerinin izinde, çağdaş, laik, demokratik bir Türkiye için çabalıyorlar.
Bugün 10 Kasım…
Kimileri yine çelenklerle, törenlerle seni anacak. Kimileri ise senin adını anmadan, ilkelerini yaşatmanın mücadelesini verecek.
Ve bizler, tıpkı şairin dediği gibi, içimizde bir mahcubiyetle sesleniyoruz:
“Sen gideli çöktü üstümüze bir uyku gibi gaflet, Atatürk.
Gayrı ne yapsak silmez utancımızı.
Bizleri affet Atatürk…”
Ama bil ki, hâlâ bu topraklarda senin ilkelerine inanan, aklın ve bilimin yolundan yürüyen milyonlar var.
Ve biz, ne olursa olsun,
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözünün anlamını yaşatmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.