18 Nisan 1960’ta Demokrat Parti iktidarının sonunu hazırlayan gelişmelerden biri, Tahkikat Encümeni’nin kurulması ve ardından çıkarılan “Yetki Kanunu” idi.
Bu kanun, Encümenin yetkilerini olağanüstü genişleterek dönemin siyasi ve hukuki atmosferinde önemli tartışmalara yol açmıştı.
Yetki Kanunu ile Encümene; gözaltı, arama, tutuklama, yayın yasaklama ve gazete–dergi kapatma gibi geniş müdahale alanları tanınmıştı. Muhalif yazıların sınırlandırılması ve siyasi amaçlı toplantıların kısıtlanması, demokratik süreçler açısından ciddi bir gerilim yaratmıştı. Ayrıca Encümen kararlarına karşı itiraz yolunun kapalı olması, dönemin hukuk anlayışı hakkında önemli bir göstergedir.
CHP İstanbul il Gençlik Kollarının 22 üyesi İnönü’nün bildirisini dağıttıkları için gözaltına alınmaları ve bazı sosyal buluşmaların “siyasi faaliyet” olarak değerlendirilmesi, o dönemde muhalefet üzerindeki baskı algısını artırmıştı.
Cumhuriyetçi Millet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşı da bu süreçte, düzenlemelerin yalnızca bir partiye değil, genel muhalefet alanına etkide bulunduğunu ifade etmişti.
1960 yılına, siyasi tansiyonun oldukça yükseldiği bir dönemde girilmiş; meclis ve siyasi parti faaliyetleri tartışmaların merkezine oturmuştu. Bu uygulamaların değerlendirilmesi ise daha sonra Yassıada yargılamalarında geniş yer bulmuştur.
Bu tarihsel hatırlatma, geçmişle bugünü birebir kıyaslamak amacı taşımıyor. Ancak demokratik süreçlerin hassasiyetini, yargının bağımsızlığının önemini ve siyasi rekabetin sağlıklı zeminde yürütülmesi gerekliliğini hatırlatması açısından değerli. Bugünün siyasi atmosferi ile geçmiş arasında benzerlikler ya da farklılıklar elbette çeşitli açılardan değerlendirilebilir; bu yorumu da siz okurların dikkatine bırakıyorum.
Son yıllarda farklı dönemlerde olduğu gibi zaman zaman basın, siyaset ve ifade özgürlüğü alanlarında tartışmalar yaşanabiliyor. Bu konular, toplumun tüm kesimlerinin üzerinde uzlaşabileceği hassas başlıklardır. Temennimiz, demokratik standartların güçlenmesi, siyasette diyalog ve gerilimsiz bir ortamın hâkim olmasıdır. Esen kalın.
Kaynakça: Altan Öymen – Öfkeli Yıllar