Madde 2: “Türkiye Cumhuriyeti… İnsan haklarına saygılı… Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Madde 6: “Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir… Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan olmayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
Madde 8: “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”
Madde 9: “Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız ve TARAFSIZ mahkemelerce verilir.”
Madde 14: “Anayasada yer alan HAK ve HÜRRİYETLERDEN hiç biri… İnsan HAKLARINA dayanan demokratik ve LAİK CUMHURİYETİ ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.”
Madde 25: “Herkes, DÜŞÜNCE ve KANAAT hürriyetine sahiptir.”
Madde 26: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla TEK başına veya TOPLU olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların MÜDAHALESİ olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini kapsar.”
Madde 28: “BASIN HÜRDÜR, SANSÜR EDİLEMEZ. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirlerini alır.”
Madde 34: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve GÖSTERİ yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
Madde 68: “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri... İnsan haklarına... Hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, DEMOKRATİK ve LAİK CUMHURİYET ilkelerine aykırı olamaz... Herhangi bir tür DİKTATÖRLÜĞÜ savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz.”
Bu maddeler, birçok kez değişikliğe uğrayan anayasamızda halen yürürlükte olan ve değiştirilmeyen hükümlerdir. Yürütme erkinin zaman zaman "darbe anayasası" olarak nitelendirdiği bu hükümler sıklıkla ihlal edilirken, “Sivil anayasa” dayatması ne kadar inandırıcı olabilir?
Öte yandan, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” Denildiği halde, halkın oylarıyla seçilmiş kişilerin yerine kayyum atanması, yargı süreci tamamlanmadan tutuklamalar yapılması gibi uygulamalar; yine “Basın hürdür, sansür edilemez.” Denildiği halde basın kuruluşlarının kapatılması, gazetecilerin tutuklanması ve medya organlarına idari para cezaları verilmesi gibi uygulamalar, anayasal hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği yönündeki eleştirileri gündeme gelmektedir.
Gerçekler ortada… Yorum sizlerin izanına kalmıştır. Bana sorarsanız, halkın iradesini temsil edebilen parlamenter sistem geri gelmelidir.