SON DAKİKA
Hava Durumu

İZMİR’DE TURŞU SUYU İÇİLİR

Yazının Giriş Tarihi: 01.11.2025 09:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.11.2025 09:35

İzmir, Türkiye’nin beyaz incisi, orkidesi denilebilecek kadar nadide güzellikte bir şehir olmasına karşın bir o kadar da yanlış belediyecilik anlayışıyla, siyasilerin ilgisizlikleriyle ve aldığı yabancı göçlerle köhneleşmeye terk edilmiş bir şehir durumunda…

Gece yanan Folkartlardaki ışıkları, denize yansıyan yakamoz görüntüsü ve pırıl pırıl bir şehri aydınlatan ışıltısıyla belki bir Paris kadar ünlü olabilirdi. Zaman içerisinde hak ettiği değeri bulabilseydi belki de dünyanın sayılı şehirlerinden birisi de olabilirdi. Amsterdam’dan neyi eksikti ki İzmir’in?

Alsancak da yenilen kumruların ve kumda pişerek can bulan Türk kahvesinin yanında en güzel çikolatalı boyoz giderdi. Eskiler boyozun çikolatalısı da olur muymuş diyebilirler belki ama son dönemlerde her türlüsünü yaptıklarını çevre fırınlarda görebiliyorsunuz. Narlıdere ve Balçova’nın yemyeşil ağaçlarıyla kaplı caddelerinden Selçuk’un tarihi heykelleriyle ve taşlarıyla buluştuğu zamandaki yolculuğunuza Meryem Ana, Yedi Uyuyanlar ve Efes’te devam edebiliyorsunuz. Tarihi saat kulesi ile kordon arasında gezinirken çiçekçi kızların ellerinden kırmızı güller satın almak, kordon boyunca sesi acı acı yankılanan klarnetin müziğine eşlik etmek bir yana kemer altı çarşısında balık ekmeğin yanında turşu suyu içmek bambaşkadır. Turşu suyunun tarihi çok eski olmasına rağmen birçok şehirde bu alışkanlık yok olmuş ve İzmir’e has tarihi sokaklarda yaşamaya devam etmiştir. Turşu suyunun içerisine atılmış bir dilim salatalık adeta onu lüks bir içecek görüntüsüne büründürürken damak çatlatan lezzetiyle tüm hararetinizi aldığına şahit olursunuz.

Midye dolmasıyla, kuşkonmazıyla, çiçeğiyle, gezmesiyle, enginarıyla, iskeleleriyle, kızlarıyla zeytinyağlılarıyla, mezeleriyle, rüzgârıyla ünlü bir şehir olan İzmir’de yaşam oldukça kolayken bir o kadar da zor. Neden derseniz bu kadar eğlenceli ve mutlu bir şehirin yüzünün hiç yenilenmemesi, gelişiminin hiç olmaması, yapılan hiçbir yeniliği muhtevasında barındırmaması gerçekten çok üzücü…

Bazen düşünüyorum başka şehirlere gösterilen özen İzmir’e de gösterilseydi şuanda nasıl bir görüntüye sahip olurdu? Bir dünya şehrindeki gibi pırıl pırıl sokaklar kaysın ayağımın altından isterdim. Her yerde görmekten bıktığımız kedi dışkılarından caddeleri arınmış halde başıboş hayvanların da barınaklarında huzurla bakılmalarını hayal etmek zorunda kalmasaydık keşke…

Yıkılsın diye beklenen restorasyon görmemiş tarihi binaların ise İzmir’in kalbini oluşturduğunu unutmayalım. O Basmahaneden Konağa doğru yol boyunca ilerlerken ki eski binaların kendi haline terk edilmişliğine ise inanın şaşırmadan geçemeyeceksiniz…

Yabancı insanların göçüyle karmaşıklaşan trafiğe ve irili ufaklı dükkânlardan oluşan Arap mahallelerin varlığına ise sadece tebessüm ederek bakacaksınız. Farklı dillerin birbirine karıştığı ve kendi haline bırakılmışlığa zorlanan İzmir’in hala bir şansı olduğunu düşünüyorum. Dilerim hak ettiği değeri bulur. Sevgiyle kalın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.