İSLAMİYET MATEMATİKSEL BİR DİNDİR

İslamiyet, bizlere yıllar içerisinde bilimsellikten uzak, hurafelerle dolu, fantastik bir anlayış gibi gösterilmeye çalışılmış olsa bile sanılanın aksine hem bilimsel hem de matematiksel bir dindir. Gelişi güzel bir din değildir. Yalnızca teslimiyete dayalı bir inançtan çok öte derinliklerinde mucizeler barındırmaktadır.

Günümüz bilim adamları artık kâinattaki matematiği ve tesadüfi olamayacak kadar zamanlaması muhteşem bir düzenden bahsetmektedirler. Örneğin ünlü Fizik profesörlerinden Paul Davies The New York Times’de ki yazısında şöyle söylemektedir; “ Kütle çekim ve elektromanyetizma kanunları, atomun içindeki âlemi regüle eden kanunlar, hareket kanunları hepsi düzenli matematiksel ilişkiler olarak ifade ediyor.”

Kanatlarını saniyede 200 kez sallayan bal arıları saatte 24 km hızla uçabilmektedirler. Ve bir bal arısı günde 2000 çiçeği ziyaret edebilmektedir. Bal arıları toplamda 5 göze sahiptirler. Bu gözler onların renkleri, şekilleri ve boyutları çok ileri derecede görmelerini sağlar. Bal arılarının yaşamları ve vücutları tamamıyla matematiksel bir şekilde ve matematiksel bir denge düşünülerek oluşturulmuştur.

Matematik dehası dediğimiz karıncalar İslamiyet’i bizlere anlatan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir. Örneğin Sahra çölü karıncaları yön bulmakta yol entegrasyon sistemini kullanmaktadırlar. Yani karıncalar yuvadan çıktıktan sonra yaptıkları yürüyüş ve dönüş hareketlerinin toplamını yuvaya olan uzaklığını hesaplamak için kullanmaktadır. Matematik işlemi de işte bu sırada yapılmaktadır.

İslamiyet’in en büyük kaynağı kâinattır. Kâinatta ise tesadüflere yer yoktur. Her şeyin belli bir nizamı vardır. Matematiksel bir orantıyla gelişmekte ve büyümektedir. Öyleyse İslam dininin matematiksel bir din olduğunu söyleyebiliriz. Matematik kâinatın sırları içerisine kodlanmıştır. İnsanoğlu sadece onu keşfetmeye çalışır.

Armut, ayva ve limon hepsi aynı topraktan ve sudan beslenerek, aynı güneş ışınlarını kullanarak büyümüşlerse de kokuları ve şekilleri aynı zamanda tatları da farklı farklıdır. Neden biliyor musunuz? Çünkü hepsinin oluştuğu element sayısı farklıdır. Atomlarda sürekli bir hareket ve titreşim vardır. İnce ve hassas hesaplarla renk tat ve kokular ayrılmaktadır. Bir armudun diğer yarısının limon olduğuyla karşılaşmazsınız. O matematik ve düzen saniye saniye çünkü halen işlemeye devam etmektedir.

Tarihte birçok matematiksel fikir de İslam uygarlığının en parlak zamanlarında gelişmiştir. İslam dünyasının en önemli bilim adamı Harizmdir. Yazdığı eserler sayesinde şuan Avrupa’daki birçok buluşun alt yapısını oluşturmuştur.

Günümüzde de vücudumuzdaki organların matematiksel işleyişi ve boyutları halen araştırmalar içerisinde yer almaktadır. Örneğin kalbimizin saniyede pompaladığı kan miktarı değişmemektedir. Bir anlık nefes alıp vermekten vazgeçmeyen vücudumuzun bu güç kaynağı henüz belirlenememiştir.