İnsanlık tarih boyunca ülkeler ve kıtalar arası göçler yaşamış bu göçlerle göç eden unsurlar ve göç alan unsurlar eski özelliklerini kaybederken karakterlerini kaybederken ortaya yeni insani unsurlar, milletler ve kitleler çıkarabilmişlerdir. Bunu en fazla yaşayan kitle orta Asya kökenli Türkler ve Turani gruplar yapmışlardır. Bu yüzdendir ki pek çok Avrupa, Afrika hatta Amerika kıtasındaki insani unsurlar arasında Turanilere, Türk ırkına yakın kan ve genleri ortaya çıkabilmektedir.
Haliyle göç eden Türk ırkı kaybolurken ortaya çıkan yeni yeni ırklar Türk ırkının gensel ve kan özelliklerini yansıtan yeni ırklar olarak günümüzdeki yaşamlarına devam etmektedirler. Bu özellikleri taşıyan ırklara Almanları, Rusları, Ukraynalıları, İtalyanları, Berberileri, Arapları hatta Kuzey Amerika’daki ve Güney Amerika’daki bazı Kızılderilileri verebiliriz. Bu tür göçler bazen kitleler halinde kendiliğinden olmayıp ekonomik veya siyasal sebeplerle farklı ülkelerden aynı sahaya yapılan göçler ile de ortaya çıkabilmektedir.
Nitekim İrlanda’dan başlayarak Avrupa’nın her bölgesinden göç eden insanların gittiği Amerika’da bugünkü Amerikan milletinin ortaya çıkışında bu milletlerin gensel özelliklerini görebiliriz. İskoçyalısından İrlandalısına Alman’ından Fransız’ına farklı ırklardan insanlar bugün Amerikan milleti olarak ortaya çıkmışsa bu insani göçlerin yarattığı bir millet olarak karşımızdadır. Biz Türklerin, gerçekleştirdiğimiz tarih boyunca süren göçlerimizle, Hindistan’da Çin’de Endonezya’da Kuzey Afrika’da Malezya’da etkileyerek ortaya çıkardığımız milletlerin yapısında karakter özelliğimiz olarak varlığımız kaçınılmazdır.
Ne var ki bu tür göçler Osmanlı devleti zamanında, aksine gerçekleşmeye başlamış dışarıya göç veren Türkler Osmanlı ülkesine özellikle Anadolu sahasına dıştan göç almaya başlamışlardır. İşte bu yeni göçler Anadolu Türklüğünün karakter özelliklerini bozmaya Türk ırkına milli benliğini ulusallıktan uzaklaştırmaya başlamışlardır. Osmanlı’nın imparatorluk olması, izlediği ümmetçi siyaset Türk milletine Türk olduğunu unutturup İslam kimliğine bürünmesine hiçbir zaman tarihte görülmeyen asla olmayan bir İslam milleti varmış gibi davranılmasına sebep olmuştur.
Anadolu Türklüğü başta olmak üzere Osmanlı vatandaşları Türklüğünü unutup, İslam olmaya özenmiş ve İslam milleti olduğu iddiasına yönelmiştir. Ne var ki böyle bir milletin yaratılması olanaksız ve imkânsızdır. Bu yüzdendir ki Osmanlı toplumu denilen kitle, aralarında millet bağı olmadığından Osmanlı devleti yıkılmıştır.
Kurtuluş Savaşı ile yerini alan Anadolu’da kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti tekrar milli şuura yönelmiş toplumun esasını Türk milletinin oluşturduğu iddiasıyla ulusal bir devlet olmuştur. Ne Var ki Atatürk’ün geçmiş tarih ile yaşanmış kültür ile bağlarını tazeleyip Türklük şuurunu kazandırmaya yöneldiği yeni Türkiye Cumhuriyeti Türklüğünü Atatürk’ten sonra gereği gibi üzerinde durulmaya bilinçlendirilmesine önem verilmemesi neticesinde Osmanlı artıkları şeriatçı, tarikatçı, dinsel devlet yanlılarının kalıntıları tekrar faaliyete geçerek Türk milletine milli şuurunu Türk olmanın karakter ve özelliklerini unutturmaya yöneldiklerini görmekteyiz.
Özellikle bu gibi grupların siyasal çalışmalarda üstünlük kazanmaları iktidar olmaya yönelmeleri milletimize Türk olmayı unutturma yanlılarının kalıntıları tekrar faaliyete geçerek Türk milletine milli şuuru Türk olmanın karakter ve özelliklerini unutturmaya yöneldiklerini görmekteyiz. Bu gibi çalışma sahipleri yaratmak istedikleri yeni İslam milleti daha doğrusu İslam milleti yahut bu millet adını verdikleri ümmetçi kitleyi biyolojik manada yaratabilmek için dış ülkelerden İslami ellerden ülkemize büyük çapta göç almaya da başlamışlardır.
Nitekim Afganistan’dan zora giren Afganistanlıları Iraklıları son zamanda büyük kitleler halinde ülkemize aldıkları Suriyelileri kullanarak ülkemiz vatandaşlarıyla bu kitlelerin karışıp kaynaşmasını teşvik ederek Türk ırkının biyolojik özelliklerinin de yitirilmesine yönelik çalışmalar ortaya koyduklarını düşünmekteyim.
Bir an için düşünelim farklı ülkelerde çıkan karışıklıklar nedeniyle ülkemize gelen Kafkasyalı, İranlı, Afganistanlıları, Iraklıları, Suriyelileri hatta Afrika kıtasından getirilen zenci ile zencilerin ülkemizde vatandaşlarımızla yaşadığı medeni ve beşeri ilişkiler neticesinde yeni doğan melez nesli ülkemiz halkının ırksal ve milli özelliklerini bozmayacağını kim iddia edebilir? Devam edecek…