SON DAKİKA
Hava Durumu

TARİHİ KAYNAKLARDAN TARAMALARLA TÜRK DEVLETLERİ VE DEVLET ADAMLARI HAKKINDA BİLGİLENDİRMELER

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:49

Değerli Okurlarım,

Son dönemlerde pek çok tarihçi Türk tarihinin farklı siyasi dönemlerini bir kenara bırakıp özellikle Osman Devleti dönemi kendi yorumlarıyla bugünkü siyasi iktidarın anlayışına göre sunmaya ve tanıtmaya başlamışlardır. Bence bu çabanın amacı iktidarın ve kendi fikirlerinin doğrultusunda bir toplum yaratmaktadır. Hiç değilse buna zemin hazırlamaktadır düşün düşüncesindeyim.

Oysa benim kanaatime göre tarihin bilgi verenler veya tarihçiler tarihi bilgileri yalın, yorumsuz vererek anlatmalı topluma tarafsız bilgi vermelidirler düşüncesindeyim. Bu nedenle Türk tarihini başlangıçtan yakın zamana kadar farklı kaynaklardan tarama ve aktarmalarla vermek, anlatmak istiyorum. Bunun için hiç değişiklik yapmadan büyük Hun devletinden başlayarak, sizlerin bilgisine azmediyorum.

Ordu halinde birleşirler ve bunlar diğer komşularına karşı koyabilecekleri oranda varlıklarını sürdürebilirlerdi. İşte bu kurala bağlı olarak Orta Asya Türklük dünyasının çeşitli devletleri kurulmuştur.

 I — BÜYÜK KUN İMPARATORLUĞU

"Yabancı kültürüne girmek demek onun hakimiyetine girmek demektir."

LAOİŞANK (Mete’nin Oğlu)

Büyük Hun İmparatorluğu M.Ö. 204 - M.S. 216 yılları arasında yaşamıştır. Çin tarihlerinden öğrendiğimize göre, Türk boyları, Hunların yönetiminde ilk defa büyük bir imparatorluk halinde birleşmişlerdir. Bilinen ilk hükümdarın TEOMAN YABGU olduğu anlaşılıyor. Belgelerle ispatlanabilecek ilk Türk İmparatorluğudur. Başlangıcı M.Ö. 1116 yıllarına kadar giden Türk devletleri hakkında ne yazık ki, sıhhatli bilgiye sahip değiliz. Büyük Hun İmparatorluğu Mete’nin (M.Ö. 209- 174) bütün Türk boylarını tek idare altında toplamasıyla kurulmuştur. Ulusal varlığımızın temeli bu imparatorlukla atılmıştır. Mete’nin sonradan hayatı efsaneleşip «OĞUZ KÂĞAN» adı ile anılan destanın kahramanı bu Mete olmalıdır. Bir ülke için savaşı, kutsal bir kurum haline getiren Hunlar, hâlâ Dünya'nın en büyük Çin Seddi'nin yapılmasına sebep olmuşlardır. 420 yıl yaşayan bu muhteşem imparatorluk Çinlilerin tahriklerine kanan oyununa alenen boyların kavgaları yüzünden yıkılmıştır. M.Ö. 48 yılında "GÜNEY" ve "KUZEY" diye ikiye bölünmüştür. Bu
suretle başlayan parçalanma, "Tabgaç" ve "Avar" Türklerinin ardı ardına gelen hakimiyetleriyle daha da hızlanmıştır. Hun Hanedanı, Türk'lerin başına geçen ilk imparatorluk hanedanıdır. En ünlü, en devamlılarından biridir. Hatta bütün Türk imparatorluk hanedanları içinde, Osmanlılardan sonra, en çok iktidarda kalanıdır. Bu durum, Hunların Türk Tarihi bakımından önemini göstermeye yeter.

A — YABGU TEOMAN (? - M.Ö. 209): Büyük Türk Hakanlığı’nın kurucusudur. "TUMAN YABGU" da denir. Yabgu "İmparator" demektir. Bu anlamda, sonradan "Kağan" bundan bozma olarak "Hakan" denilmiştir. Teoman M.Ö. 220'de hakan olmuştur. Ondan önce Türkler, birbirlerinden ayrı krallıklar, prenslikler halinde yaşıyorlardı. Çin’de ki büyük kargaşalıklar, Türk'lere kendilerini toplamak, Çin'den
önemli ülkeler fethetmek fırsatını vermişti. On bir yıl tahtta kalmıştır. Son yıllarında oğlu Mete ile çelişkiye düşmüştür. En sevgili eşinin etkisiyle Mete’yi veliahtlıktan uzaklaştırmak, bu eşinden olan oğlunu yerine geçirmek istedi. Buna razı olmayan Mete, on bin kişilik bir ordu topladı. Ordusunu o zamana kadar görülmemiş bir düzenle yetiştirmiştir. Babasının üzerine ordusu ile yürüyerek onu mağlup etmiştir. Üvey annesini ve kardeşlerini öldürtmüştür.

B — OĞUZ HAN (METE BAĞATIR) (M.Ö. ? -174): 35 Yıl hükümdarlık yapmıştır. Bazı kaynaklar M.Ö. 209 yılında doğduğunu belirtmektedirler. Hun Hanedanından Büyük Türk hakanlarının İkincisidir. İlk büyük Türk Hakanı olan babası Teoman (Tuman) a karşı açtığı savaşta, onun öldürülmesi üzerine M.Ö. 209'da
tahta geçmiştir. 35 yıl tahtta kalmıştır. Bu süre içerisinde Büyük Hun İmparatorluğu Dünya’nın en geniş devleti haline gelmiştir. Mete, bütün Türk kavimlerini, onların yakın akrabası olan Moğollarla Tunguzları bir araya getirdi. Sonra Hindistan'a, Hazar Denizi'ne kadar Asya’yı fethetti. Karşısında en güçlü devlet olarak,
Türklerin ezeli rakibi Çin vardı. Ünlü Çin Şeddi bile Mete’yi durduramamıştır. Mete bu şeddi birçok kere aşarak Çin içlerine girdi. Bu seferlerinin en ünlüsü, Mete’nin Peteng Kalesinde Çin İmparatoru Kao-ti'yi 320.000 kişilik ordusu ile beraber kuşatmasıdır. Tehlikenin büyüklüğünü anlayan Kao-ti yıllık vergi vermek, kuzey eyaletlerini Türklere bırakmak suretiyle barış istedi. Bu ünlü felaketli günleri Çinlilerin hafızasından silinmedi. "Peteng Kalesi altındaki felâkette yedi gün ekmek bulunmadı; Asker yay çekemedi" diye başlayan Çin halk türküsü bugünde bilinmektedir. Mete'nin yerine Üçüncü Büyük Türk Hakanı olarak, oğlu Kao-şang geçti. Mete Türklerin ilk büyük Epopesi olan "OĞUZ HAN" diye anılmıştır. Hakkında birtakım tarih gerçeklerini de içine alan muhteşem bir efsane teşekkül etmiştir. Mete, eski Türk tarihinin en büyük kişilerinden biridir. Elimizde yeterli derecede yazılı vesika bulunmadığından O’nun hayat hikayesini de, zaferlerini de Oğuz Han Destanından öğreniyoruz.

— BATI HUN İMPARATORLUĞU

"Şimdiki Türk Ulusu! Seni yılmak, seni yok etmek için var güçleriyle çaba harcayan düşmanlarına aldanıp yanılmamalısın!"

BİLGE KAĞAN

Batı Hun imparatorluğu (M.S. 48-M.S. 216) yılları arasında payidar olmuştur. Hun İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Batı Hun İmparatorluğu "Panu" tarafından kurulmuştur. Bu arada "Siyenpi" Türkleri, Güney-Doğu Hunları ile birleşerek Çin’in desteği ile Kuzey-Batı Hunları Hun’larını Batı’ya sürmek istediler. Birleşmeden sonra (M.S. 93) 216’ya kadar direnen Hun'lar Orta Asya'nın egemenliğini Siyenpilere bırakarak Avrupa’ya göçtüler.

— AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU

Avrupa Hun İmparatorluğu (375 - 454) tarihleri arasında yaşadı. Muncu, Oktar, Rua ve Aybars adlı dört kardeş tarafından kurulmuştur. Bu İmparatorluk en ihtişamlı dönemini 445’te İmparator olan "ATTİLÂ" devrinde yaşamıştır. Doğu Roma’yı vergiye bağlamış, vergi kesilince Balkanlar'da 70 Kent'i zapt ederek, Bizans topraklarını çiğneyerek İstanbul kapılarına dayanmıştır. Doğu - Batı Roma’nın birleşmesini önlemek için İtalya’ya yürüdü. Gallarla birleşen Roma Ordusu ile "ORLEANS" yakınlarında karşılaştı. Kanlı savaşın sonunda yenen ve yenilen belli olmadı. Atilla, bir yıl sonra İtalya'ya yürüdü. Milano, Pavia'yı aldı. Roma’ya girmek üzere iken, kendisini yolda karşılayarak ayaklarına kapanan Papa III. Leon'un yalvarmaları üzerine anlaşma yaparak dönmüştür.

Avrupa'ya ilk ayak basan Türkler, Hunlardır. 453’te Atilla öldü. Ölümünden sonra başlayan taht kavgaları yüzünden koca imparatorluk bir yılda çökmüştür.

A — ATTİLÂ (395/400? - 453) :    Yıllarca Avrupa’yı titreten büyük Hun İmparatorudur. Dünya tarihinin en büyük ordu komutanlarından ve devlet teşkilâtçılarından biridir. Tıpkı Büyük İskender gibi, bütün dünyaya hâkim olmak ihtirası ile dopdolu bulunan Atilla, bu büyük emelini tamamen gerçekleştiremedi ama, tarihin tanıdığı en ünlü cihangirlerden biri olmuştur. Avrupalılar O’na "Tanrının Kırbacı" demişlerdir. Gençliğini barış için rehine olarak Roma’da geçirmiş, bu yüzden Roma kültürünün yanı sıra, zaaflarını ve karakterini incelemiş, Latince’yi de anadili gibi öğrenmişti. Hükümdar olduktan sonra, Romalılar hakkında ki bütün bu bilgilerini en iyi şekliyle değerlendirmeyi başarmıştır. 434 Yılında Hunların Kralı oldu. İlk zamanlarda, memleketi kardeşi Beleda ile birlikte yönetmiştir. Fakat ihtiras sahibi Atilla, kardeşini muhtemelen öldürterek kısa bir süre sonra yönetime tamamen hakim olmuştur. Sekiz yıl içinde bütün Avrupa’da eşi görülmemiş ölçüde büyük bir istilada bulunan Atilla Korku ve dehşet ifade eden tek isim oluvermişti. Bu yüzden son derece adil bir hükümdar olmasına rağmen, bütün Avrupa haksız olarak kendisini barbar gözüyle görmüştür. O’nun, bir sonucu olmuştu bu yanlış teşhis... Merkezi Avrupa'ya tamamen hakim olmuş, imparatorluğunun başkenti bugünkü Budapeşte yakınlarında idi. Atilla, yalnız büyük bir istilâcı ve yaman bir komutan değil, mükemmel bir hükümdardı. Tarih O’nu, milletine medenî bir düzen veren ve Dünya’da Posta örgütünü kuran ilk kişi olarak tanır. 453 Yılında İmparatorluğunun Başkenti olan Etzelburg’da İldiko adında genç bir kızla evlendi. 58 yaşında olmasına rağmen son derece dinç ve kuvvetli idi. Zifaf gecesinin sabahında, bütün Avrupa’yı tir tir titreten büyük cihangir yatağında ağzından burnundan akan kanlarla ölü olarak bulunmuştur. Ölümü, hastalıktan mı Burun kanamasından mı? Yoksa bir suiskasttan mı? Meydana geldiği kesinlikle anlaşılamamış olmasına rağmen suikast olduğu daha akla yakın olarak bazı kaynaklarca belirtilmektedir. Çünkü yeni bir İtalya seferine hazırlanırken ölmüş olması çok manidardır. Cenazesi ölümün ertesi günü cesedi altın bir tabuda konularak çok muhteşem bir törenle kaldırılmıştır. Tabut önce gümüş, sonra da demir bir muhafazanın içine yerleştirilmiştir. Atilla kimse tarafından rahatsız edilmeden ebedî uykusunda uyumak istermiş. Bu sebeple mezarını kazanlar ve gömenler okla vurulmuşlardır. Sonra mezarının yanından geçen bir çayın da yatağı değiştirilmiştir. Ne yazık ki bugün mezarının yeri dahi bilinmez.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.