Yukarıda sözünü ettiğimiz tipteki kişiler sözüm ona Türk- Kürt ayrımını ortadan kaldırıp geçmişte olduğu gibi Kürt ve Türk birliğini sağlayabilmek için Kürtlerle Türklerin Alpaslan yönetiminde birlikte çarpışıp Malazgirt zaferini kazandıklarını söyleyerek sözüm ona Kürt-Türk yaklaşımını gerçekleştirebileceklerini düşünmekte ileri sürülen bu yalanla bu yolda çalışmaya devam etmektedirler.
Yukarıda sözünü ettiğimiz gruplar aynı tarz çalışmayı Memlük devleti üzerinden gerçekleştirmeye de çalışmakta Kafkasyalı grupları halk tabiriyle Çerkezleri kendi saflarına çekmeye çalışmaktadırlar. Bu uğurda tarihte hiç görülmemiş bir Çerkez devleti varmış gibi beyanlarda bulunabilmek için Türk Memlük sultanlığının son dönemindeki sultanlarının Çerkez kökenli olması nedeniyle son dönemlerinde bu devlete Çerkez Memlüklüleri demekte Memlük devletini Çerkez devleti kabul ederek Çerkez Memlüklüleri devleti bünyesinde nasıl Türkler, Araplar, Çerkezler birlikte yaşayıp muazzam bir devlet oluşturdularsa yine Kafkasyalılar, Araplar, Türkler bir arada oluşturulacak hilafet sistemi saltanat sistemi veya onlara en yakın rejim olan başkanlık rejimi denilen rejim altında güzel günler yaşayabilir demeye getirip Kafkas kökenlileri ve diğer grupları kendi istedikleri rejimleri getirmek için yahut da bu uğurda çalışmalarını engellememeleri için bu tarihi yalanla Kafkasyalıları da ikna etmeye çalıştıklarını söyleyebilmemiz mümkündür.
Bir grup insanımızda her fırsatta Eyyubi Sultanı Selahaddin Eyyubi’yi övmekte ona değinip ondan övgü ile bahsetmektedir. Bunun sebebi ne olabilir diye düşündüğümüzde biraz detayı göz önünde bulundurmamız gerektiğini düşünmekteyim. Selahaddin Eyyubi’nin etnik kökeni tartışılan bir sultan olduğunu hatırlatmak isterim. Bazılarına göre Türk bazılarına göre Kürt bazılarına göre Arap olarak değerlendirilen bu sultanın bazı kaynaklarda ise Kürtleştirilmiş Türk bir aileye mensupluğundan bahsedilmektedir. İşte onun bu özelliği ülkemizde Türk milletine karşı kendince bağımsızlık savaşı veren etnik Kürt milliyetçileri açısından onu önemli kılmaktadır.
Çünkü Selahaddin Eyyubi’nin Kürt olması ihtimali nedeniyle Kürtlerin tarihte kurmuş oldukları etken oldukları bir devletten bahsetme ihtimali doğmaktadır. Eğer Selahattin Eyyubi’nin Kürtlüğüne dayanılarak Eyyubi devletinin Kürt devleti olmasından bahsedilemezse yeryüzünde kurulmuş ve bağımsız yaşamış başka hiçbir Kürt devleti mevcut değildir.
Bu nedenle Kürtlerin tarihte varlıklarını dayandırabilecekleri şahsiyetlerin en başında gelen tek şahsiyet olma görünümü Selahaddin Eyyubi’ye bırakılmaktadır. Selahaddin Eyyubi’nin Kürt milliyetçiliği açısından önemi yanında Osmanlıcılar yeni Osmanlıcılar açısından da önemi vardır. Çünkü Osmanlı devletinin tahtan uzaklaşan son padişahı Vahdettin, Selahaddin Eyyubi cami avlusuna gömülmüştür. Bu nedenle Osmanlıcılar ile Kürt milliyetçileri Selahaddin Eyyubi’ye onun camisine ve türbesine oldukça önem vermekte ve Osmanlı dönemi Kürt Osmanlı kardeşliğini vurgulayabilmek için Selahaddin Eyyubi dönemine dayanan birleştirici sözlerle birbirlerine yakınlık kurmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle olsa gerek ki yeni Osmanlıcılar Selahaddin Eyyubi’nin bayrağı altında biz Kürtlerle Türkler kardeşçe yer almakta kardeşçe yaşamakta idik benzeri sözleri kullanarak birbirlerini yakınlaşmaya davet etmekte ve ortak hedef olan bugünkü rejimi ortadan kaldırmak için ortak çalışmaya zemin hazırlamaya çalışmakta mahsur görmemektedirler.
Selahaddin Eyyubi’yi Osmanlıcılara yaklaştıran övdüren bir başka olayında bu Sultanın da dönmelere değer verip dönmelere kız vermekten çekinmeyen bir yapıda olmasının söz konusu olduğunu da düşünmekteyim. Çünkü nasıl Osmanlı hanedanına mensup hanım sultanların büyük çoğunluğu devşirme ve ya pencik sistemi ile İstanbul’a getirilip Müslüman yapılan Enderun’da yetiştirilerek Vezirliğe, Sadrazamlığa yükseltilen Hristiyan kökenli paşalarla evlendirilmişse Selahattin Eyyubi de kızlarından birini Müslüman olmuş, Müslümanlığı kabul etmiş bir İngiliz asilzadesiyle evlendirmekten çekinmemiştir. Onun bu özelliği Osmanlıcılara şirin gözüktüğünden onu övüyor olmaları bence pek ala mümkün bir durumdur.
Ama Selahattin Eyyubi’nin Osmanlıcılar Şeriat yönetimi taraftarları ve buna benzer bugünkü rejim karşıtlarınca övülen bir şahsiyet olarak görülmesinin asıl sebebi bence bu kitlelerin rejime karşı savaş verdiğine inandıkları ayrılıkçı Kürt milliyetçilerini, PKK’lıları kendi yanlarına çekmek ortak harekata çağırmak onlarla birleşme imkanı elde edebilmek için bir propaganda malzemesi olarak kullanmak istemeleri oluşturmaktadır. Çünkü Selahaddin Eyyubi yeni Osmanlıcılara ve benzeri rejim karşıtlarına PKK’lılara ve Ayrılıkçı Kürt milliyetçilerine biz zaten Selahaddin Eyyubi zamanından beri birlikte yaşayan kitleleriz. Gelin şimdide birlikte hareket edelim. Mevcut rejimi devirip kendi istediğimiz rejimi veya rejimleri oluşturabilelim deme imkanını vermekte kullanılabilecek bir şahsiyet görünümüne büründürülmüş gözükmektedir. Oysa Selahaddin Eyyubi önemli ve ünlü bir Türk Sultanıdır. Haçlılar karşısındaki gayret ve başarıları onu Türk ve İslam dünyasına açısından önemli kılmıştır. Milletçe onu bu değerde görmeli Osmanlıcılar başta olmak üzere rejim karşıtlarının farklı sunumlarına aldanmamalıyız.
Selahaddin Eyyubi konusunda bu art niyetli yanlış beyanlara aldan mamalı onun bir Türk sultanı olduğunu bilip vurgulamalı, onun üzerinden Kürkçülere ve hilafetçilere, Arapçılara, Emevicilere fırsat vermeye yönelik beyanları şiddetle ret edip Selahaddin Eyyubi’yi Türk tarihinde hakkı olan yere oturtmalıyız ve demeliyiz ki Selahaddin Eyyubi Türk kökenli bir şahsiyettir. Onun Araplıkla, kürtlükle bir ilgisi yoktur. Bu nedenle onun üzerinden etraflarına kitle toplamaya çalışan Hilafetçiler, Saltanatçılar, Kürtçüler, Emeviciler onun kimliğini çarptırarak tarihi tahrip etmektedirler.