Galip Paşa Çiftliği Baskını hakkında yukarıda dile getirilen bilgiler dışında hatıralarımda yaşlıların dile getirdiği bilgilerle bir takım örtüşmeler söz konusu olduğundan Mehmet Ali Düzgün tarafından verilen bilgiler söz konusu olay hakkında tatmin edici bilgiler olarak değerlendirilebilecekken aynı bilgilerde Tavşantepe Hadisesi diyebileceğimiz olay ismen geçmemektedir. Bu nedenle bir yandan yeni yazılı kaynaklar araştırırken bir yandan da çocukluğumun yaşlılarından edindiğim bilgileri gözden geçirdiğimde bu olayın Mehmet Ali Düzgün tarafından verilen bilgilerle uyuşmadığını görebilmem söz konusu olmuştur. 13-14 yaşlarındayken köyümüzde yaşamakta olan pek çok I. Cihan Harbi’nde çeşitli cephelerde tetik çekmiş çeşitli olaylar yaşamış yaşlılar mevcut. İsimlerini hatırlayabildiğim kadarıyla İbrahim Tosun, Muharrem Öztekin, Mustafa Erol, Halil Akgün, soyadını hatırlayamadığım Hasan Onbaşı gibi ve daha birkaç ismini hatırlayamadığım şahıs askerlik hatırlarını ve Kurtuluş Harbi başlarında yaşanan olayları dile getirdikleri konuşmaları, muhabbetleri sırasında edindiğim bilgiler arasında söz konusu Tavşantepe Hadisesi hakkında bilgiler de dile getirmişlerdi.
Onların anlatımlarına göre söz konusu Tavşantepe Hadisesi yani Osmanlı askerlerinden oluşan bir müfreze ile eşkıyalık yapan Kafkasyalı kimselerin oluşturduğu çeteler kısmen köyümüzün kısmen Kızık köyünün kısmen Börülceağaç köyünün bölge halkının Tavşantepe dediği tepe üzerinde cereyan etmiştir.
Kafkasyalı silahlı grupların baskını sırasında az sayıdaki Osmanlı askeri çeteler tarafından hezimete uğratılmış, kısa bir çarpışma sonunda az miktarda şehit veren askeri müfrezenin kaçabileni kaçmış, bir miktarı da eşkıyalar tarafından esir edilmişlerdir. Yine yaşlıların o olaylar sırasında çocuk durumda olan benim çocukluğumdaki yaşlılığında daha doğrusu orta yaşında olan bazı şahıslardan edindiğim, dinlediğim bilgilere göre bu esir edilen askerler o zaman köyümüze getirilmiş. Kısa bir müddet medyatik olduğu için herkes tarafından tanınan, bilinen bir kişi olması dolayısıyla ismini dile getirebileceğim müteveffa Hıncal Uluç’un baba dedesinin mülküne ait muhafazalı bir yapıda hapsedilmişlerdir. Bu konuda hatırladığım kadarıyla Hüseyin Bektaş, Muttalip Başaran gibi şahıslardan edindiğim bilgilere göre bu askerler burada tutulmuş, hapis tutuldukları bu yerde belirli zamanlarda hemen hapsedildikleri yerin karşısında bulunan bir çeşmeden su içmelerine izin verilmiştir. Kendisinden dinlediğim müteveffa Muttalip Başaran’ın ifadesine göre babası Hasan Başaran’a hitaben “Yanında adam çalıştırmaya ihtiyacın yok mu?” diye takılarak bu askerleri isteyen kişilerin yanında çalıştırabilecekleri yolunda takılmalar yapıldığından söz etmiştir. Muttalip Paşa’dan o askerlin daha sonra Manyas’a götürüldüğünü ama akıbetlerinin ne olduğunu bilmediğini söylediğini hatırlıyorum. Yine bu olayın sözünü ettiğim üç köy arasındaki tepede cereyan ettiği yolundaki anlatımlara köyümüz dışındaki kimselerden de bilgiler edinmek için daha sonraları öğretmenliğim sırasında da “Bilgisi olan kişiler var mı?” diye merak etmiştim.
Öğrencilerimden bu konuda derlemeler yapmaları konusunda verdiğim ödevlerden birisinde ismini hatırlayamadığım bir köyden olan öğrencimin dedesine dayanarak verdiği bilgilerde de bu konuda bizzat Tavşantepe adı zikredilerek verilen bilgiye değinmek isterim. Gerçi bu bilgi de Tavşantepe’de gerçekleşen olayın yine eşkıya çeteleriyle özellikle Kafkasya kökenli çete mensuplarıyla ve Yunan askerleri arasında geçen bir Tavşantepe Hadisesi’nden bahsedilmektedir.
Ancak bu bilginin kasıtlı olarak eşkıya çetelerinin karşısındaki askeri birliğin Yunan askeriyle geçtiği şeklinde bilgilendirme yoluna gidildiğini düşünmekteyim. Sözünü ettiğim bu derlemede benim yaşlılardan dinlediğim hikâyeyle hem yer hem de olaylarda görülen eşkıya çetelerine mensup şahısların ismi uyuşma göstermektedir. Ancak daha önce de belirttiğim gibi bu eşkıya çetelerinin karşısındaki askeri grubun Yunan askeri olduğu dile getirilmektedir. Bu derlemede bilgi veren şahıs Manyas çevresindeki Atatürk’e taraftar şahısların oluşturduğu çetelerin isimlerini ve Atatürk’e karşı olan eşkıya çetelerin isimlerini de vererek Tavşantepe Hadisesi’ni de dile getirdiği bilgilerinde şöyle demektedir:
“ Atatürk’ün Fikrine Karşı Olan Çeteler
Kurtuluş Harbi’nde düşmanla bir olan çeteler vardır. Başlıcaları Kuleli Ahmet, Yeniköylü Çolak İbrahim, Anzavur Ahmet, Sündüklü Davut ve düşman tarafına daha sonra geçen Çerkes Ethem’dir. Kızıklı Hasan, Kızıklı Yahya Bey, Kadir Efe gibi daha on üç tane çetebaşı Manyas’ta Maltepe’de asılmışlardır. Yine bu Maltepe’de yatan Türk askerini (10-15) Salurlu Raif Bey ve Kızıklı Şah İsmail’in çetesi şehit etmiştir.
Atatürk’ün Davasındaki Çeteler
Kurtuluş Harbi esnasında Atatürk’ün davasına ve inancına yardımcı olmuş çeteler de vardır. Başlıcaları Akıncılar, Altıparmak Nuri, Ahmet Ağa, Boşnak Kara İbrahim, Çakırcalı Mustafa, Çerkes Hacı Mustafa, Bursalı Saadettin Efe, Boşnak Sarı İbrahim ve bunların çetesidir. (Dedem Avren Köyü’ndendir. O zaman Yunanlılar o civara sadece iki defa gelebilmişler. Bir daha bu çetelerden çekindiklerinden gelememişler, ancak Cumhuriye Köyü’ne kadar sokulabilmişler.)
Yunanlılar bu çetelerle Mürvetlet, Gurafa (Çamlı), Börülceağaç ve birçok köyde çarpışmışlardır. Mürvetler Köyü’nde bir çeteyle yaptıkları savaşta yenilgiye uğrayarak Yunan Komutanı esir düşmüş. Fakat Gurafa’daki çarpışmalarında Yunanlılar Akıncılar çetesinin başı Hacı Mustafa’yı öldürmüşlerdir. Yunanlılar Börülceağaç’ta Türk askeriyle çarpışmışlar ve şu anda Maltepe’de anıtları olan askerlerimizi şehit etmişlerdir.” Devam edecek…