SON DAKİKA
Hava Durumu

Hilafetçiler’in ve Osmanlıcılar’ın Ön Plana Çıkardıkları Selahaddin Eyyubi

Yazının Giriş Tarihi: 14.08.2025 08:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.08.2025 08:57

Arap Olduğunu İddia Edenlerin Görüşleri

1-Selahaddin’in Arap olduğunu iddia eden kaynakların başında İbn Vâsıl (öl: 1298) gelir. O, Müferricü'l-Kulüb fi Ahbâri Beni Eyyub adlı eserinde; Musullu tarihçi İbnü'l-Esîr'in, Eyyubîlerin aslının Hezbanilerin aşiretinden olan Ravvâdi Kürtlerine dayandırmasına karşı çıkar ve der ki: "Eyyub oğullarından bir hükümdar Kürtlerden olduklarını reddetti ve şöyle dedi: 'Biz, Arabız, Kürtlerin yanına konduk ve onlardan kız aldık'.

2-Eyyubîlerin Kürt olmadığını belirten bir diğer kaynak Halepli İbn Ebu Tayyip'tir. O şöyle yazmaktadır: "Şu Emir Necmettin Eyyub b. Şazi'(nin).. nesebi konusunda babası Şazi'den ötesi bilinmez. Seyfulislam'ın oğlu Yemen'e kral olduktan sonra Emevilerden geldiklerini iddia etti. Fakat Eyyub ailesi bunun yalan olduğunu söylediler ve Şazi'den önceki atalarını bilmediklerini belirttiler. Bunu bana Melikü'n-Nâsır da bu şekilde bildirmişti" Melikü'n-Nâsır'dan kasıt Selahattin Eyyubî'nin kendisi olduğuna göre, demek ki o bile dedesinden öte isnat edilen şecereleri kabul etmemektedir.

3-Eyyubîler sülalesinden Hasan b. Davut el-Eyyubî Fevaidü'l-Celiyye fi'l- Ferdidi'n-Nasiriyye adlı eserinde dedelerinin soyuyla ilgili söylenenlere açıklık getirerek, onların Kürt olmadıklarını, aksine onların yaşadıkları yere konduklarını, bu yüzden onlardan biriymiş gibi zannedildiklerini kesin bir dille belirtmiştir.

Ve şöyle demiştir: "Sülalemizin büyüklerinden yetişebildiklerimden hiç kimsenin bizim Kürtlerden olduğumuzu söylediğini görmedim". Hasan b. Davut bunu söyler ama akabinde Hasan b. Garib'in Emevilere kadar ulaşan şeceresini kabullenir.

4-Selahaddin Eyyubi'yi Arap kökenli gösteren bir diğer kaynak ünlü bilgin İbn Haldun'un Mukaddime'sidir. İbn Haldun bu eserinde, Selahaddin'in büyük atalarının Yemen'in Himyeri vilayetine mensup Araplardan olduğunu ve aşiretinin Himyeri bölgesini yüzyıllarca yönetmiş Devs hanedanına akraba olduğunu da belirtir. Sonra bunların Azerbaycan bölgesine geldiğini ve oradan da tekrar Kuzey Irak'a yerleştiklerini kaydeder. Aynı İbn Haldun Eyyubîler ve Memluklular için "Türk Devleti" tabirini kullanır. Buradan anlaşılan Türkleşmiş bir Arap olabileceğidir.

5-İbn Haldun'un yanı sıra Zeki Velidi Togan da, bazı İslam Tarihi kaynaklarına, özellikle Aksarayi'nin eserine dayanarak Selahaddin Eyyubî' nin soyunu, 758 yılında Basra'dan Azerbaycan'a sürgün edilen (nakledilen veya göçen), Yemen Araplarından Ravvad bin el-Müsenna el-Ezdi'nin soyuna dayandırır. Bu bağlamda naklettiği rivayete göre; bu aile Azerbaycan'daki Hezbaniyye Kürtleriyle karışmış, daha sonra da Kuzey Irak'a dönerek Selçukluların ve Zengilerin himayesine girmişlerdir. Buradan hareketle o, Eyyubîler'in önce Kürtleşmiş sonra da Türkleşmiş bir Arap sülalesinden olduğunu yazar.

6-Bazı Arapça kaynaklarda, Eyyubî ailesinin soy kütüğüyle ilgili kayıtlara ve şecerelere rastlanır. Her ne kadar Eyyubîler, Şazi'den öteye dedelerini bilmeseler de onlara Emevilere kadar, Hatta Hz. Âdem'e kadar uzanan şecereler de izafe etmektedir. Şecere uydurmak, uydurma hadislerde olduğu gibi eski bir Arap geleneğidir. Bu şecerelere kendini kaptıran Seyfülislam Tuğtekin'in oğlu Ebu'l- Fida İsmail, Yemen'de kendisi için el-Mehdi unvanı alır, halifelik elbisesi giyer ve soylarının Emevilere dayandığını iddia eder. Bunun üzerine amcası El-Melikü'l- Adil Seyfeddin Ebubekr b. Eyyub'un: "Bu gibi gülünç şeyleri bırak asıl nesebine dön" diye mektup yazdığı, etrafındakilere de "İsmail yalan söylemiş, biz kesinlikle Emevilerden değiliz." Dediği kaynaklarda zikredilir. Ancak, asıl neseplerini belirtmez.

7-Yemen'den Basra'ya, Basra'dan Azerbaycan'a oradan da tekrar Kuzey Irak'a göç hikâyesi, bilimsel anlamda pek itibar edilecek bir olay değildir. Çünkü bu göçün sosyal ve siyasi sebepleri ortaya çıkarılamamıştır. Öte yandan yüzlerce yıl geriye giderek aile sicilini tespit etmek de pek mümkün değildir.

8- Ancak Emeviler'in zulmünden, Ehl-i Beyt'in Horasan, Harezm Maveraünnehr bölgelerine göç ettiği biliniyor. Hatta Arap fetihleri dolayısıyla bazı Arap kabilelerinin Kafkaslara, Horasan'a yerleştikleri, oralarda Arapça ve Farsça konuştukları tarihen sabit olan olaylardır. Ünlü gezgin ve coğrafyacı İstahrî'ye göre; Azerbaycan, Ermenistan ve Aran'da Arapça ve Farsça konuşulduğunu Düvin/Devin/Debil ve Barda civarında ve çevresinde Ermenice ve Arran (Aran) dili konuşulur şeklindeki kaydı önemlidir. Aran dilini, Azeri araştırmacılar, Türk- Alban (Arnavut) dili olarak tespit etmişlerdir. Nitekim:

"Aran dili, tarihi Aran coğrafyasında konuşulan dildir. Aran dilinin eski Udi dili olduğunu iddia etmek için bazı sebepler vardır. Birçok uzmanın Aran dili ile Türk-Alban dilini kastettikleri belirtilmektedir. Uzmanlar bu fikirlerini Arap araştırmacılarının IX-X. Yüzyıllarda bile Berde etrafında Aran dilinin yerli ahali tarafından korunması ile açıklıyorlar. Bu devirde ise Berdelilerin Türkler (bugünkü Azerbaycan Türklerinin ecdadları) olması gerçeği şüphe götürmüyor".

Görülüyor ki, Selahattin'in ailesinin geldiği bölgede konuşulan diller, Arapça, Farsça, Ermenice ve Aran (Türkçe-Alban) dilleri şeklinde sıralanabilir. İstahrî niye Kürtçe demiyor? Herhalde öyle bir dil konuşulmuyordu. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.