SON DAKİKA
Hava Durumu

Hilafetçiler’in ve Osmanlıcılar’ın Ön Plana Çıkardıkları Selahaddin Eyyubi

Yazının Giriş Tarihi: 12.08.2025 10:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.08.2025 10:45

Fatimîler devleti zayıfladığından ülke vezirlerle yönetilmekte ve iktidar sık sık el değiştirmekteydi. 1163 yılında Fatimîlerin Veziri Şâver iktidardan uzaklaştırılınca, Nurettin'den yardım ister. Böylece Nurettin'e Mısır'da kriz içinde bulunan Fatimîlere müdahele etme imkânı doğar. Amcası Şirkuh kumandasında 1164-1169 yılları arasında yapılan üç sefere katılan Selahaddin iyi bir komutan ve devlet adamı olarak sivrilir. Amcası Şirkuh, 1169'da Kahire'ye girince, Fatimî Halifesi Adid-Lidinillah tarafından öldürülen Şâver'in yerine vezir olur. Böylece ordusunun büyük bir kısmı Oğuzlar'dan oluştuğu için Mısır'da tekrar Türk, hâkimiyeti devri başlamış olur. İki ay sonra amcası Şirkuh ölünce Selahattin “el- Meliku'n-Nasır" unvanıyla vezir olur. Nurettin Zengi'nin komutanı olan Selahattin aynı zamanda Fatimî veziridir.

Bu arada Haçlılarla mücadeleye başlar ve çıkan isyanları da önler. Selahattin Mısır'da orduyu yeniden teşkilatlandırır, medreseler açar ve bürokrasiyi kademeli olarak tasfiye eder. Bilahare Nurettin Zengi'nin emri üzerine 1171'de Fatımîlerin hilafetine son verir.

Selahattin, Kudüs Haçlı Krallığına karşı pek çok mücadeleye girişir. Ağabeyi Turanşah komutasında Hicaz ve Yemen'e seferler yapar. Nurettin Zengi ölünce oğlu Meliku's-Salih'e bağlı kalır. Çıkan kargaşayı önlemek amacıyla 1174'de Kahire'den Dimeşk'e (Şam'a) sefer düzenler. 1176'da Musul-Halep kuvvetlerini yenilgiye uğratır. Bu arada sultanlığı Abbasî halifesi tarafından tanınır. Suriye ve Mısır hâkimiyeti onaylanır. Selahattin, 1176'da Haşhaşîleri de bozguna uğratır. Daha sonra Urfa, Harran, Rakka, Habur, Nusaybin ve el-Cezire bölgelerini alır. Artuklu Emiri Nurettin bin Muhammed bin Karaarslan'ın isteği üzerine Diyarbakır (Amid)'ı da alır. Daha sonra Halep üzerine yürür ve orayı da alır ve böylece ona Kudüs yolu açılır".

Selahattin bir yandan devleti dağılmaktan kurtarmak ve Ortadoğu'da İslam birliğini sağlamak isterken diğer yandan da Haçlılarla mücadele etmek zorunda kalır. Birkaç kez Haçlılarla çarpışan Selahattin gerçek büyük zaferini 1187'de Hittin denilen yerde elde eder ve onları büyük bir bozguna uğratır. Haçlı ordusunu imha eder ve pek çok esir ve ganimet ele geçirir. Bunun üzerine Selahattin Akka, Taberiye, Askalan, Nablus, Remle ve Gazze kalelerini zapt eder. Cem'an 52 şehri fetheden Selahattin 02 Ekim 1187'de (27 Recep 583-Miraç olayının yıldönümünde) Kudüs'e girer. Batılılar Kudüs'ün düşmesi üzerine yeni bir Haçlı ordusu düzenlemeye girişirler. İngiltere Kralı I. Richard (Aslan Yürekli Richard) komutasında 1189'da Akka'yı kuşatırlar. 1191'de Akka Haçlıların eline geçer. Akka ve Yafa sahil şeridini geri alırlar. Selahattin Haçlılarla anlaşma yapar ve kısa bir süre sonra 4 Mart 1193'te Şam (Dimeşk)'da vefat eder. Türbesi Şam'dadır.

Selahattin'in nesebi hakkındaki tartışma onun Kürt, Arap ya da Türk olması temelinde dönmektedir. Bu tartışmalara Ortaasya'da yetişen her ünlü kişiye sahip çıkan İranlılar dâhil olmuyor. Eğer İran'la küçük bir bağlantısı olsaydı, çoktan İranlı yapılmıştı. Selahattin hakkında yapılan araştırmaların birçoğu maalesef bilimsel olmaktan uzak, yakıştırma ve rivayetlere dayanarak yapılan tahmini yorumlar içermektedir. Hele günümüzde silahlı isyana kalkışan ve ayrı bir devlet kurmak hevesinde olan etnikçilerimize göre o tartışmasız Kürt'tür. Çünkü kendilerine yazılı bir tarih, övünecekleri kahramanlar ve büyük simalar gerekmektedir. Kısaca ayrılıkçı bir tarih inşası peşinde olduklarından sahipleniyorlar. Bu sahiplenmede dayandıkları kaynaklar var mı? Varsa ne derece güvenilir? Bunları inceleyeceğiz. Ancak şunu öncelikle söylememiz gerekiyor ki, Selahattin hakkında Kürt, Arap ve Türk diyen kesimlerin her birinin ister orijinal, ister düzmece olsun dayandığı rivayet, kaynak veya belgeleri mevcuttur.

Şunu her şeyden önce belirtelim ki, "Eyyubî ailesinin Kürt kökenli olduğunu ileri süren kaynaklarla, Arap kökenli olduğunu ileri süren kaynakların aynı dönemde yazıldığını göz önünde bulundurmak gerekir". Bunlar 13. Asır kaynakları olup Selahattin'in vefatından en az çeyrek asır sonra yazılmış eserlerdir. Mesela İbnü'l- Esir'in (öl. 1233); İbn Halikan'ın (öl. 1282), İbn Haldun'un ise ölümü 1406'dır. Bunlardan "İbn Haldun, kendisinden önce yaşamış tarihçilerin eserlerinde bir takım yanlışlıklar bulunduğunu özellikle XII. Asırdan sonra yetişmiş hemen hemen bütün tarihçilerin de benzer hatalara düştüklerini, bunun da bir takım tarihi olaylar hakkında kendilerinden öncekilerin eserlerini sorgulamaksızın kaynak olarak kullanmalarından ve oradaki rivayetleri eserlerine aktarmalarından ileri geldiğini söyler. Onların düştükleri bu hatalar elbette tarih ilminin saygınlığına zarar vermiştir."

Kürt Olduğunu İddia Edenlerin Görüşleri

1-Selahattin Eyyubî'yi Kürt telakki edenlerin en büyük dayanağı İbnü'l-Esîr başta olmak üzere ondan alıntı yapan kaynaklardır. Bazı kaynaklar, Selahaddin'in dedesi Şazi'nin Tiflis yakınlarında Duvin (=Devin-Debil)'de yaşadığını, büyük Kürt aşiretlerinden Hezbânilerin bir kolu olan Ravâdilere mensup olduğunu belirtirler. İbnü'l-Esîr, Necmeddin Eyyub ve kardeşi Şirkuh'un Şazi'nin çocukları olduğunu ve Azerbaycan'ın, Belûdin bölgesinden geldiğini ve Zevadiye (herhalde Revâdiye demek istiyor) kabilesine mensup olduğunu ve bu kabilenin de Kürtlerden olduğunu söylüyor. Gerek İbnü'l-Esîr ve Gerekse İbn Hallikan aileyi Kürt asıllı gösterseler de hiçbir yazılı kaynak göstermemektedirler.

Mesela İbn Hallikan bu konuda "... Ehl-i tarih ittifak etmiştir ki.." sözüyle genel ifadeler kullanır. Bu tarihçilerin kimler olduğunu beyan etmez. Öte yandan İbnü'l-Esîr, meşhur tarihini yıllara ve o yıllarda olan olaylara göre tasnif etmesine rağmen Selahattin'in dedesi ve babasının ve amcasının hangi yılda Belûdin'den veya Duvin/Debil'den ayrıldığını, kaç yaşlarında olduklarını, hangi yılda Zengi'nin hizmetine girdiklerini göstermez. Buradan anlaşılıyor ki, Ahsen Batur'un da dediği gibi "Selahattin ve ailesi hakkındaki bilgiler, belgelere değil, kulaktan dolma rivayetlere dayanarak yazılmıştır." Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.