SON DAKİKA
Hava Durumu

UĞUR: “DOĞAYA BORCUMUZ VAR”

Ziraat Yüksek Mühendisi ve Bandırma Belediye Meclis Üyesi Burak Uğur, orman yangınlarının yalnızca bir afet değil, ihmallerin ve bilinç eksikliğinin sonucu olduğunu vurguladı. “Doğaya sadece sevgiyle değil, bilgiyle de yaklaşmamız gerekiyor” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 10.08.2025 09:00
Haber Güncellenme Tarihi: 10.08.2025 09:00
Muhabir: Selin Girgin
https://www.marmarayasam.com
UĞUR: “DOĞAYA BORCUMUZ VAR”

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte Türkiye genelinde artan orman yangınları, Bandırma’da da endişeyle takip ediliyor. Ziraat Yüksek Mühendisi ve Bandırma Belediye Meclis Üyesi Burak Uğur, yangınların etkileri ve alınması gereken önlemlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Hem modern tarım tekniklerinin önemine hem de bireysel bilinçle doğanın korunmasına dikkat çeken Uğur, çevreye duyarlı üretimin ve yaşam biçiminin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Uğur,“Son dönemde artan orman yangınları, hepimiz için derin bir üzüntü kaynağı. Bir ağacın büyümesi on yıllar sürerken, o ağacın yok olması sadece birkaç dakika. Yangınlar sadece ağaçları değil; içindeki hayvanları, böcekleri, toprak altı canlılarını ve hatta mikroorganizmaları da yok ediyor. Ekosistem büyük bir darbe alıyor. Bu yıkımın çoğu zaman insan ihmaliyle başladığını görüyoruz. Piknik ateşi, sigara izmariti, cam kırıkları, hatta elektrik direklerinden çıkan kıvılcımlar… Bu tür durumlar önlenebilir. Bu yüzden bireysel bilinç çok önemli. Ayrıca yerel ve ulusal düzeyde daha fazla bilinçlendirme çalışması yapılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle orman köylerinde, kırsalda ve tatil beldelerinde halkla buluşan eğitim programları, tatbikatlar ve gönüllü yangın ekiplerinin oluşturulması hayati. Doğaya sadece sevgiyle değil, bilgiyle de yaklaşmamız gerekiyor.” dedi.

“İklim Değişikliği Yangın Riskini Artırıyor”

İklim değişikliğinin yangın sezonunu uzattığını belirten Uğur, bu sürecin artık bilimsel bir gerçeklik olduğunu vurguladı. Uğur, “Orman yangınlarının artışında iklim değişikliği etkili mi sizce. Kesinlikle. Artık bilim insanlarının da net şekilde ortaya koyduğu bir gerçek var: İklim değişikliği yangın riskini artırıyor. Yükselen sıcaklıklar, azalan yağışlar, uzayan kurak dönemler ve artan rüzgarlar yangının hem çıkışını hem de yayılımını kolaylaştırıyor. Eskiden yangın sezonu Temmuz-Ağustos’la sınırlıydı, artık Mayıs’ta başlıyor, Ekim’e kadar uzanıyor. Nem oranı düşük, hava sıcaklığı yüksek, toprak kurak… Bu tablo, yangın için adeta bir davetiye çıkarıyor. Dolayısıyla orman yangınlarını sadece bir ‘afet’ olarak görmek yetmez, aynı zamanda iklim politikalarının bir sonucu olarak da ele almalıyız. Enerji üretimi, tarımsal uygulamalar, şehir planlamaları hepsi bu denklemde yer alıyor. Hem bireyler olarak yaşam biçimimizi hem de yerel yönetimler olarak kent planlarımızı bu gerçeği dikkate alarak yeniden ele almalıyız.” diye konuştu.

“Bu Yıl Yazlık Ürünlerde Ciddi Stres Belirtileri Gördük”

Kuraklığın Güney Marmara’daki etkilerine dikkat çeken Uğur, “Kuraklık, son yıllarda tarımsal üretimin en büyük tehdidi haline geldi. Bandırma ve Güney Marmara Bölgesi için de bu tehdit çok yakıcı. Özellikle bu yıl yazlık ürünlerde ciddi stres belirtileri gördük. Toprağın nem kapasitesi azaldı, barajlardaki doluluk oranları düştü, çiftçi tarlayı sulamakta zorlanıyor. Bu sadece çiftçinin meselesi değil. Tarımsal üretim azaldıkça, ürün fiyatları artıyor, pazarlar daralıyor, kırsalda gelir düşüyor. Zincirleme bir ekonomik etkiden bahsediyoruz. Bununla birlikte, kuraklıkla mücadelede artık modern tarım tekniklerini benimsemek zorundayız. Damla sulama, yağmurlama, toprak analizine dayalı gübreleme, kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri gibi uygulamaların yaygınlaştırılması gerekiyor. Ben hem mühendis kimliğimle hem de sahada üreticilerle birebir çalışan biri olarak bu dönüşümün zor ama mümkün olduğunu görüyorum.” dedi.

“Bilinçli Üretici, Doğaya En Büyük Katkıyı Sağlar”

Doğayı korumanın herkesin görevi olduğunu vurgulayan Uğur, “Doğayı korumak yalnızca devletin, belediyenin, sivil toplumun görevi değil. Her bireyin yapabileceği çok şey var. En basitinden ormanlık alanda ateş yakmamak, izmarit atmamak, cam ve plastikleri doğaya bırakmamak birer hayati adım. Ama bununla sınırlı değil. Evde suyu tasarruflu kullanmak, çamaşır makinesini tam doldurmadan çalıştırmamak bile dolaylı olarak tarımı ve çevreyi etkiliyor. Tarım yapan vatandaşlarımız için de doğru sulama teknikleri, toprak yapısına uygun bitki seçimi ve verimli tohum kullanımı çok önemli. Bilinçli üretici, doğaya en büyük katkıyı sağlar. Son olarak çocuklarımıza çevre bilinci kazandırmak zorundayız. Evde başlayan bu eğitim, okulda ve toplumda pekişmeli. Çünkü doğaya saygı, gelecek kuşaklara bırakılacak en büyük mirastır.” dedi.

“Çünkü Doğaya Borcumuz Var; Hem De Çok Büyük Bir Borç”

Topraklara sahip çıkılması çağrısında bulunan Uğur, “Her karış toprağın, her dalın, her canlının bize bir emaneti var. Bu emanete sahip çıkmak sadece bugünü değil, geleceği de korumaktır. Kuraklıkla ve yangınlarla mücadele etmenin yolu, ancak birlikte hareket etmekten geçiyor. Siyaset üstü bir mesele bu. Doğayla barışık bir yaşam biçimini, üretim modelini ve kent anlayışını benimsemeliyiz. Ben Bandırma’da yaşayan bir mühendis, bir baba, bir vatandaş olarak hem mesleki hem vicdani olarak bu konularda mücadele etmeye devam edeceğim. Tüm halkımızı da bu sürece aktif olarak katılmaya davet ediyorum. Çünkü doğaya borcumuz var; hem de çok büyük bir borç.”diye konuştu.

Haber: Selin Girgin

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.