Gezgin Salih Kunada’nın aktardığına göre, köyün batı burnunda bulunan ve “Kaplumbağa Kaya” olarak bilinen bölgede bir dönem gözetleme kulesi yer alıyordu. Stratejik konumda bulunan bu kulenin, hem adanın güvenliği hem de deniz trafiğinin kontrolü için kullanıldığı ifade ediliyor.
Bataklıklar Yerini Verimli Arazilere Bıraktı
Salih’in hatıralarında, Topağaç köyünün bugünkü verimli düzlüklerinin eskiden Hatimoya’ya kadar uzanan korunaklı bir liman olduğu yer alıyor. Köy merkezinin bulunduğu alanın ise bataklıklarla kaplı olduğu, bölgede yaşayan Rum nüfusun dağ yamaçlarında taş duvarlarla çevrili teraslarda zeytin yetiştirdiği aktarılıyor. Zamanla deniz suyunun çekilmesiyle bataklıkların kuruduğu, sivrisineklerin yol açtığı hastalıkların sona erdiği ve arazilerin tarıma elverişli hale geldiği belirtiliyor.
Kilise ve Sarnıçlar Ayakta
Hatimot Meşeli bölgesinde bulunan eski kilise ve su sarnıçlarının ise ada halkının yaşam düzeni ve su yönetimine dair önemli ipuçları sunduğu ifade ediliyor. Bölgede bulunan yeraltı su kaynakları da tarım ve hayvancılığın gelişmesinde büyük rol oynamış durumda.
Elektriksiz Ada Günleri
Gezgin Salih, çocukluk yıllarında Hatimot ve Tatravana düzlüklerinde keçi, koyun ve at yetiştirdiklerini, geçimlerini ise büyük ölçüde keçi sütünden sağladıklarını anlatıyor. O dönem Marmara Adası’nda ne elektrik ne de karayolu bulunduğunu dile getiren Salih, akşamların yalnızca gaz lambalarının ışığında geçtiğini hatırlatıyor.
Temel ihtiyaçların ise deniz yoluyla Erdek’teki Kapıdağ Yarımadası’ndan karşılandığını belirten Salih, geçmiş günleri anlatırken derin bir özlemle o günlere baktığını ifade ediyor.
Haber: Serhat Barış